Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Romantizm bir edebiyat akımı olmanın ötesinde, 18.yy.sonu ile 19. yüzyıl başlarında Avrupa'da yer etmiş belli bir duyarlılığı belirtir. Fransa'da doğan bu hareket Güney Avrupa ülkelerine (İtalya ve İspanya) biraz daha geç girmiştir. Klasik edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düzeltmekle olabileceğini savunurlar.
Romantiklere göre "İnsan başkasına yükleyerek, ancak kendi kalbini tasvir eder; deha anılardan oluşur." Elbette böyle düşünen sanatçı, işe kendini anlatarak başlar.
Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir.
Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır. Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar, özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.
Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur. Romantizm aslında önce Almanya'da başlamış, İngiltere'de rağbet görmüş, ama Fransa'da kuralları belirlenip oradan tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
Goethe: Divan (Şiir); Faust, Egmont (Dram); Genç Werther'in Istırapları (Roman)
Schiller: Haydutlar, Wilhelm Tell (Dram) | tiyatro, şiir | şiir, tiyatro, roman
İngiltere'deki temsilcileri:
Bu ülkede Romantizmi "Golcüler" adı verilen grup başlatmıştır. Bunların en ünlüleri Coleridge ve Wordsworth'tır.
Fransa'daki temsilcileri:
Montesquieu : Kanunların Ruhu (Felsefe)
Jean Jacques Rousseau : Toplum Sözleşmesi, İtiraflar, Emile | felsefe, toplum bilim
Lamartine : Bir Meleğin Düşmesi, Şairane Düşünceler (Şiir); Graziella, Rapheal (Roman)
Victor Hugo : Akşam Şarkıları, Işıklar ve Gölgeler, Sonbahar Yapraklan (Şiir); Sefiller, Nötre- Dame'ın Kamburu (Roman); Hernani, Kral Eğleniyor, Ruy Blas, Cromvvel (Dram) | şiir, tiyatro ve roman.
Voltaire : Şiirde Henriade adlı destanı ünlüdür; Candide, Zadig (Roman) | Felsefe, roman, şiir
Diğer romantikler:
Lord Byron: Childe Harold'un Gezisi (Gezi); Kaabil, Sardanapal (Dram)
Puşkin: Kafkas Esiri, Çingeneler (Şiir); Yüzbaşının Kızı (Roman)
"Romantizm, ağlayan yıldız, inleyen rüzgar, ürperen gece, kendinden geçen çiçektir". Musset
"Romanitzm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir". A. Gide
Lamartine…………………….. şiir, roman
Chateaubriand…………….. şiir
Shelley…………………………. şiir
George Sand………………… roman, öykü
Alfredde Vigny………………. şiir
Alfred de Musset…………… hikaye, roman
Alexandre DUMAS PERE………… roman
Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla
Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla
Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle
Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla
Çokluk, gün batınında, dağda o yaşlı, kocamış meşenin gölgesine üzgün otururum. Ovanın durmaksızın değişen görüntüsüne ayaklar altından rastgele gözlerimi gezdiririm.Burada ırmak köpürgen dalgalarıyla çağlar, yılan gibi bükülüp kıvrılır, uzaklıklarda yok olur.Yaprak ormanlardaki çayırlara düştüğünde akşam rüzgarı çıkar, vadilerden alıp götürür. Ben işte bu solgun yaprak gibiyim: Ey esen rüzgarlar, deli rüzgarlar, beni de alın o yaprak gibi, alın götürün işte! (Lamartine)
LELIA
İlkbahar, kuşların ötüşü ile, taze çiçeklerin hoş kokuları ile yeniden gelmişti. Gün sona eriyordu. Batan güneşin kızıllıkları gecenin mor renkleri arasında ağırdan yavaştan kayboluyordu artık. Lelia Viola, villâsının balkonunda görkemli düşlere dalmıştı. Burası dağların başlangıcında, bir İtalyan’ın, sevgilisine yaptırdığı olağanüstü bir konaktı. Sevgilisi burada acıdan, kederden ölüp gitmişti de, İtalyan, acı anılarını hatırlatan bu yerde daha fazla durmak istememiş, sevgilisinin mezarıyla onun adını taşıyan villâyı çeviren bahçeleri yabancılara kiralamış, kendi de çekip gitmişti. Bir başına, yalnız kendini besleyen acılar vardır. Vicdan azabı gibi korkan, kendinden kaçan acılar bulunur. Lelia hafif meltem gibi, dalga gibi, pek tatlı bir gevşeme veren bu tatlı mayıs günü gibi yumuşak, uyuşkun bir tavırla korkuluğun üstüne eğilmiş bakışını uygar insan ayağının çiğneyip geçtiği o güzelliğine doyum olmayan vadide dolaştırıyordu.
(George Sand)
BİRİNCİ SATIR
Artık gezintilere çıkmayacağız Geceleyin geç vakit, Gönül ne kadar çekse de, Ay ışıldasa da.
Kılıç nasıl yıpratırsa kınını Ruh da göğsü öyle aşındırır. Gün gelir kalp durur solumak için Aşk dinlenmek ister.
Hep sevişmek içinse de geceler Gün ışığı çabuk çıkagelir Ama gezintilere çıkamayacağız artık Ay ışığında.
(Lord Byron’dan Çev. Halit Çakır)
Tarih: 2016-03-02 01:56:51 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Edebiyatta Romantizm Nedir
Romantizm Akımında Dil ve Üslup
Romantik yazar, Klasik yazarın tersine kendini gizlemeyip, olaylar ve durumlar karşısında kendi duygu ve düşüncelerini anlatır.Romantiklere göre "İnsan başkasına yükleyerek, ancak kendi kalbini tasvir eder; deha anılardan oluşur." Elbette böyle düşünen sanatçı, işe kendini anlatarak başlar.
Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir.
Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır. Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar, özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.
Romantizm Akımında Kullanılan Edebi Türler
Romantikler, Klasiklerin değer verdiği tiyatroyu ihmal etmişler, özellikle trajedi ve komediyi kuralcılığından dolayı bir kenara itip sanatçıyı serbest bırakan dramı tercih etmişlerdir.Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur. Romantizm aslında önce Almanya'da başlamış, İngiltere'de rağbet görmüş, ama Fransa'da kuralları belirlenip oradan tüm Avrupa'ya yayılmıştır.
Romantizm Akımının Temsilcileri ve eserleri
Almanya'daki temsilcileri:Goethe: Divan (Şiir); Faust, Egmont (Dram); Genç Werther'in Istırapları (Roman)
Schiller: Haydutlar, Wilhelm Tell (Dram) | tiyatro, şiir | şiir, tiyatro, roman
İngiltere'deki temsilcileri:
Bu ülkede Romantizmi "Golcüler" adı verilen grup başlatmıştır. Bunların en ünlüleri Coleridge ve Wordsworth'tır.
Fransa'daki temsilcileri:
Montesquieu : Kanunların Ruhu (Felsefe)
Jean Jacques Rousseau : Toplum Sözleşmesi, İtiraflar, Emile | felsefe, toplum bilim
Lamartine : Bir Meleğin Düşmesi, Şairane Düşünceler (Şiir); Graziella, Rapheal (Roman)
Victor Hugo : Akşam Şarkıları, Işıklar ve Gölgeler, Sonbahar Yapraklan (Şiir); Sefiller, Nötre- Dame'ın Kamburu (Roman); Hernani, Kral Eğleniyor, Ruy Blas, Cromvvel (Dram) | şiir, tiyatro ve roman.
Voltaire : Şiirde Henriade adlı destanı ünlüdür; Candide, Zadig (Roman) | Felsefe, roman, şiir
Diğer romantikler:
Lord Byron: Childe Harold'un Gezisi (Gezi); Kaabil, Sardanapal (Dram)
Puşkin: Kafkas Esiri, Çingeneler (Şiir); Yüzbaşının Kızı (Roman)
"Romantizm, ağlayan yıldız, inleyen rüzgar, ürperen gece, kendinden geçen çiçektir". Musset
"Romanitzm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir". A. Gide
Lamartine…………………….. şiir, roman
Chateaubriand…………….. şiir
Shelley…………………………. şiir
George Sand………………… roman, öykü
Alfredde Vigny………………. şiir
Alfred de Musset…………… hikaye, roman
Alexandre DUMAS PERE………… roman
Romantizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri
Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu romantik akımın etkisiyle kaleme alınmıştır.Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla
Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla
Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle
Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla
Romantizmin Türk Edebiyatına Etkileri:
Romantizm, Tanzimat yazarlarından bazılarını etkilemiştir. Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi. Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem’in yapıtlarında romantizmin izlerini görmek olasıdır. Bu izler de romantizmin gerçek boyutlarıyla yansıması değildir. Duygusal anlatım, rastlantılara yer verilmesi, sanat yapıtları yoluyla toplumu değiştirme, karşıt tiplere yer verilmesi romantizmin izleri olarak değerlendirilebilir.Romantizm Örnekleri:
YALNIZLIKÇokluk, gün batınında, dağda o yaşlı, kocamış meşenin gölgesine üzgün otururum. Ovanın durmaksızın değişen görüntüsüne ayaklar altından rastgele gözlerimi gezdiririm.Burada ırmak köpürgen dalgalarıyla çağlar, yılan gibi bükülüp kıvrılır, uzaklıklarda yok olur.Yaprak ormanlardaki çayırlara düştüğünde akşam rüzgarı çıkar, vadilerden alıp götürür. Ben işte bu solgun yaprak gibiyim: Ey esen rüzgarlar, deli rüzgarlar, beni de alın o yaprak gibi, alın götürün işte! (Lamartine)
LELIA
İlkbahar, kuşların ötüşü ile, taze çiçeklerin hoş kokuları ile yeniden gelmişti. Gün sona eriyordu. Batan güneşin kızıllıkları gecenin mor renkleri arasında ağırdan yavaştan kayboluyordu artık. Lelia Viola, villâsının balkonunda görkemli düşlere dalmıştı. Burası dağların başlangıcında, bir İtalyan’ın, sevgilisine yaptırdığı olağanüstü bir konaktı. Sevgilisi burada acıdan, kederden ölüp gitmişti de, İtalyan, acı anılarını hatırlatan bu yerde daha fazla durmak istememiş, sevgilisinin mezarıyla onun adını taşıyan villâyı çeviren bahçeleri yabancılara kiralamış, kendi de çekip gitmişti. Bir başına, yalnız kendini besleyen acılar vardır. Vicdan azabı gibi korkan, kendinden kaçan acılar bulunur. Lelia hafif meltem gibi, dalga gibi, pek tatlı bir gevşeme veren bu tatlı mayıs günü gibi yumuşak, uyuşkun bir tavırla korkuluğun üstüne eğilmiş bakışını uygar insan ayağının çiğneyip geçtiği o güzelliğine doyum olmayan vadide dolaştırıyordu.
(George Sand)
BİRİNCİ SATIR
Artık gezintilere çıkmayacağız Geceleyin geç vakit, Gönül ne kadar çekse de, Ay ışıldasa da.
Kılıç nasıl yıpratırsa kınını Ruh da göğsü öyle aşındırır. Gün gelir kalp durur solumak için Aşk dinlenmek ister.
Hep sevişmek içinse de geceler Gün ışığı çabuk çıkagelir Ama gezintilere çıkamayacağız artık Ay ışığında.
(Lord Byron’dan Çev. Halit Çakır)
Tarih: 2016-03-02 01:56:51 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx